Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Günümüzde yaşam alanlarımız giderek daha esnek, daha işlevsel ve daha estetik olmak zorunda. Bunun tam merkezinde, geçmişte sadece “örtü” olarak görülen ama artık mimariden etkinlik organizasyonuna, tarımdan denizcilik sektörüne kadar geniş bir kullanım alanına yayılan şeffaf brandalar yer alıyor.

Şeffaf brandalar, “var ama yokmuş gibi duran” tasarımların temsilcisidir. Bir kafe terasında otururken yağmur damlaları üzerinizden kayıp geçerken gökyüzünü izleyebilmek… İşte şeffaf brandanın yarattığı bu görsel temassızlık, mekânla bağ kurmanın modern bir biçimidir. Hem korunur hem de dış dünya ile duvar örmeden bağ kurarsınız.

Tarımda kullanılan yeni nesil şeffaf brandalar, klasik sera örtüsünden çok daha fazlası. Bu brandalar, rüzgârı süzerek bitkilere nazikçe ulaşmasını sağlıyor, aşırı UV ışığını engelliyor ve aynı zamanda nem dengesini koruyor. Üstelik tamamen biyolojik olarak çözünebilen malzemelerle üretilen versiyonları sayesinde doğayla dost bir üretim döngüsü kuruluyor.

Festival alanları, sahil düğünleri veya geçici sergiler için artık şeffaf brandalardan oluşan taşınabilir salonlar kurulabiliyor. Bu yapılar, 20 dakikada kurulup 10 dakikada sökülebiliyor. Üstelik gün ışığı sağladıkları için elektrik tasarrufu da sağlanıyor. “Taşınabilir mimari” kavramı, şeffaf brandalarla birlikte hayatımıza daha sık girmeye başladı.

Bazı sanatçılar ve iç mimarlar, şeffaf brandaları birer ışık filtresi gibi kullanıyor. Brandanın arkasına yerleştirilen ışık kaynakları, iç mekânda soyut gölgeler yaratıyor. Böylece tek bir malzeme hem mekânı kapatıyor hem de onu yaşayan bir sanat eserine dönüştürüyor.